Şöyle hafızamı zorladığımda ilk aklıma gelen ve bende derin iz bırakan sokak, Yeldeğirmeni’nde yıllarca okula gidip geldiğim, top oynadığım, çok sevdiğim Ermeni asıllı arkadaşım Rober’in evinin bulunduğu sokaktır. Bu sokağın bende iz bırakmasının önemli bir nedeni de var;
6-7 Eylül olaylarını biliyorsunuz. Bu olaylardan Yeldeğirmeni semti de nasibini almıştı. Bölgede çok sayıda Rum ve Ermeni aile oturuyordu. Evler basılıp, dükkanlar tahrip edilirken, Türk bayrağını kapıp büyük bir heyecanla Rober’in oturduğu eve koştuğumuzu, mahalle arkadaşlarımla birlikte Roberlerin kapısına Türk Bayrağı astığımızı hatırlıyorum.
Umarım “O KARA” günleri görmez bir daha ülkemiz.
Ne diyor sözlük sokak için:
"Yerleşim bölgelerinde iki yanında evler olan, caddeye oranla daha dar veya kısa olabilen yol". Evet. Şimdi gezdiğim yerlerde çektiğim “sokak” fotoğraflarını sizlere sunuyorum.
Bu sokakları çekerken bir gün blog açacağımı, bu fotoğrafları orada yayımlayacağımı ve Rober’i hatırlayacağımı aklımın köşesinden bile geçirmemiştim.
Bir an eski günlerinize döner sokaklarda geçirdiğiniz zaman dilimlerini hatırlarsınız umudu ile sizleri “değişik sokaklarla” baş başa bırakıyorum:








