Bir süredir çocuklarımızın yanında Fort Worth’teyiz...Şimdi daha uzaktan bakıyoruz ama daha da net görüntüler var... Kelaynak yazılarını yeniden yazma isteği GERÇEĞİ unutma aramama salgınına karşı bir tepki gibi de durabilir... Sen ben kavgası ve giderek sertleşen farklılık tehlikeli bir büyüme gösteriyor...
İleri demokrasi ne demek?
Daha iyi bir hayatı nasıl gerçekleştiriyorlar?
Benim ülkemde de olsa dediğim şeyleri aradan çıkarıp yazmak niyetindeyim!
Yeniden sizlerle buluşmak heyecan verici... Bakalım neye niyet neye kısmet...YK.
Kelaynak-(Texas)
Siyaset temeline oturan Kelaynak yazılarına nokta koymuştum o gün....
(Silivri- 2009)Bana göre o sıra manzara giderek kör uçuş kıvamına ulaştı... Meslek gerçeği arama yolunda yorgundu, uçuruma yuvarlandı. Nedense kazayı duyan olmadı! Ambulans yollayan! Bu dünkü medya mensupları ne oldu? Binmişler bir alamete ulaştılar mı kıyamete?
Haberin iğfal edildiği, yarı karanlık gri çizgiden çıktılar mı bugün? O gün gene dertlenmişim!
.................
“ Siyasetin oturduğu yerden özgürlüğün her açısı görünmüyor! Daha da önemlisi her gencin aşık olduğu güzeller güzeli ADALET kavuşamadığı aşkı yüzünden sürüklendiği bunalımdan kurtulamadı... Üst üste inhihar girişleri sonunda çevrede görünmez oldu ve ailesi ile sessiz sedasız kayıplara karıştı!... Bu durum diğerleri gibi benim de karamsarlığa düşmeme yol açtı. Aşkımı ona yazmak, onun gözlerinin içine bakıp içimi dökmek isterim! Gözlerini görsem!
Eskisi gibi yazabilir miyim? Korkarım ki yazamam.
“Gerçekten neden ara veriyorsun? KORKTUN MU?” Hiç şüpheniz olmasın. KORKTUM! Neden mi! Tüm duygularım, yarına dönük beklentilerim her gün bin ufak olurken daha da derinden korkuyorum... Kin ve nefretin prim yapması, öteki öfkesinin yaygınlaşması beni ürkütüyor... Gerçeği yazmak, doğru olanı aramak veya bulmak giderek zora girmiyor mu? Dün ellerine bir dilim medya ekmeği verilenler tarafsızlık mesleğinde TARAF oldular! Bir bütünün her parçası diğer parçasına karşı cephe, bizden değil artık diye tam göğüs hizasından ateş edebiliyor! Her yerde tablo benzer değil mi? Hayret... Neden?
Hemen her köşeyi bilgisizler krallığı işgal etmiş! Mesleğin etik kurallarını hatırlatan, haberleri haber gibi kutsal sayın diyen, dedikodu tadını damaklarınıza temel yapmayın diyenler düşman oldular! Dün saygı duyduğumuz mesleğin eskileri bugün çöp kutusunun kapağında taşan malzeme konumuna geldi! İçten içe beni üzen şeyin ne olduğu belli değil mi? Küskün kılan şartlar büyümüyor mu? Doğru olmayan veya doğru olduğuna inanamadığım haberler üzerine nasıl doğru bir yorum yapabilirim? Nasıl yapıyorlar bilmiyorum! Bildiğim tek şey yapılan iş asla habercilik değil! Gazetecilik hiç değil...
Her tarafı birbirine düşüren kinlerin arttığı, nefretin, öfkenin, mantığı sevgiyi güveni hızla sıfırladığı bu ortamdan korkuyorum... Yazmak istemiyorum!. Gerçeğe ulaşma imkanım sıfırlandı! Yapacağım en doğru şey yazmamak, büyüyen bu akıl dışı gerginliğin içinde olmamak değil mi? Korkuyorum! Ve ne yazık ki, kolaycılığın gerçeği bulma şansını yok ettiğini görmezden gelme şansım yok! Tek parmağını uzatıp suçlama alışkanlığı yerine kucaklamayı, haksıklığa karşı yumruk olmayı yeğlerim. Doğruya giden yol şüphecilikten geçer... Öfkesi burnunda, sevgisi mezarda, güveni bin bir parça bir ortamda ya bir yanda kalacaksın veya hiçbir yana yaranamayacaksın!.. Dün de böyle miydi?. İyi günlerimiz de olmuştu deyip karanlığa, mezara indirdiğimiz meslek için başımız eğik saygı duruşu sonrası kocaman çeleklerden bir iki sap çiçek alıp düne ait anıları paylaşmak istiyorum. Kelaynak’ ı arayıp neden yazmıyorsun diyenlere....
Sevgilerle....
(Silivri Semizkumlar-İlkent - Kapalı cezaevi karşısı-2009)
Mayıs 2013 - Texas
ABD’ siyaseti
de zaman zaman halkını uyutuyor... Hata yapıyor ve pek çok şeyin üzerini
ötüyor... Örtebildiği kadar! Ama er veya geç GERÇEK kıymetinden kaybetmiyor...
Aranıp soruluyor... ABD’de siyaset ve siyasetçi yalan söylemek yolunu seçerse tehlike büyük! Yalanı ortaya çıkarsa
(çok kere er veya geç çıkıyor) o kişinin siyasi hayatı sönüyor!.. Yani çok tehlikeli!. Biz de ise ne kadar
aşırı yalan söyleyip ne kadar çok kitleyi uyutuyorsa siyasetçi o denli kıymete
binmiyor mu? Dünkü yalanı bugün söylenen ile yenilemek yarın için de hazırda
bir başka yalan bulundurma marifeti bize göre siyaset yapma sanatı değil mi? Yani bu iş çok verimli! Senin gerçeği öğrenme hakkın ve imkanın olmayınca! Demokrasimize “İleri... İleri”dedikçe gerilemiyor mu? Reklamlardan soluk alınmıyor ki... Dağların tepelerin tümü Çin seddi gibi binalarla dolu... Sudan ucuz... Hır yapı dur yapı. Sulu reklamlar... Ya nehir akıp gidiyor ya da yatağı yorganı içinde adacıklar doldurmuş etrafı... Yeşil’i korumak için rantların çimlendiği alanlar masal gibi! Dünden kalanlar... Yıkılın gidin... Geçmiş hatırlamadığım şeyler olsun!.. İşte yapı işte kapı... Geç köhnemiş lafları! İnan gördüklerine... Çağdaş ol!. Nefretin hızlandığını, baş döndürdüğünü görmezden gelebilirsin! Sayıp sövmeler meclis kürsülerine tırmandıkça moda olmuyor mu? İki dudak arasına sıkıştırdığımız özgürlük ağızdan çıkınca yasakları kusmuyor mu? Şaşırıyor muyuz? Dün galiba şaşardık! Bugün alıştık!
Farklı fikir haaa! “Kaydı var militandır!” Hoş 17 yaşındaki kızın kaydı da çıkmamış ya..! Ne Vali ama!.Neyin özgürlüğü bu? Neyin düşünce tarzı! Daha özgür anayasa deyip BABA YASAK dayatmak! Ve uygulamak! Uzlaşmadan yozlaşmaya... Dediğim dedikten çaldığım düdüğe..İLERLİYORUZ...
Polise gaz verdikçe hiç kusur işlemediğini vicdan rahatlığını kaşlarını çatarak söyleyen bir vali! İleri demokrasi bu mu? Ne çekmişiz beee! Ne çekiyoruz... Ne kadar daha çekeceğiz...
Düne bakıp düşünüyorum... Ne dayanmışız beee!
1 yorum:
Bence de yazmalısınız...
Yorum Gönder