10 Ocak 2007

Çalıştırılmayan gazeteciler dönemi!

Bu sütunlarda gelişen fikirleri takip etmeğe çalışıyorum...İçinden geldiğim ve içine dönemiyeceğim babıali hakkında söylenenler ise beni Saddam’ın idam sahnesi kadar ilgilendiriyor..Zira oradaki idam mahkeme kurulmadan gerçekleşti.Cep telefonları icat edilmemişti ...Ne internete girebildi ne de görüntü verdi!
PUNTO izah etmiş...Benim mesleğe başladığım yıl 1958....Yarı amatör ve spor yazarı olarak.. Yani 1961’i yaşamış biriyim....Uzunca bir zaman gazete, gazeteci tartışmasına katılmak istemedim...
Gazeteciler Cemiyeti dini bayramlarda bir miktar maddi desteğe kavuşabilmek için bana göre uygun bir iş yapıyordu...Değişik gazetelerde çalışanlar toplanır ve Bayram gazetesini çıkarmayı üstlenirlerdi...O ekipte uzun yıllar ben de bulundum.Bu imkan gazetecilerin yılda bir kere veya iki kere de olsa halka sıkıntısını doğrudan aktarma imkanı veriyordu..Diğer gazeteler çıkmadığı için gazeteci ile halk karşı karşıya gelebiliyordu...
Gazetelerde çalışan yazı kademesindeki arkadaşları biraraya getirelim...Bunu düzgün bir planlama ile yapalım..Asla belli bir gündemi olmasın..Sadece bir arada yemek yesinler kendi havalarında tanışıp konuşsunlar.......Hala sebebini anlamadığım bir şeydir ama olmadı! Beraber olma ve birlikte hareket edebilme şansı çok gerilerde kaldı!
..............................
Kenan Evren’in daveti ile gazete patronları ve genel yayın müdürleri Kalender’de bir araya geldi. O toplantıda Evren “Anayasa’ya ben kefilim” dedi ama görünmeyen bölümde belli gazete yazarlarından da başka bir görev istedi....
Biz yaparsak asker gazetecilere de emir veriyor olacak ama siz bir konsey kurarsanız ve belli kuralları kendiniz getirseniz daha iyi olur....dendi.
Ben “Cemiyet’in içinde Etik Kurulu var.Gerekiyorsa görev kapsamı genişletilir.Cemiyet’e üye alırken dahi titiz davranılıyor....Yeni dernek kim ne derse desin Cemiyet etrafında sergilenen bütünlüğü bozacaktır” düşüncesinde olanlardandım.Ne oldu...Basın Konseyi doğdu. Daha mı bütünleştik?.
.................................
Gazetecilik etiğini koruyabilecek, sadece doğruyu arayacak kişilerin yaşatılması gerektiğini anlatamadık...Hemen herkes bana sıra gelmez yanılgısını sürdürdü. Dün gazete kökenli insanların sahip olduğu gazeteler vardı.Bunlar iyiydi kötüydü hesabı yapmadan resmi tam olarak ortaya koymak için söylemek gerek...Bazı hakları onlar da gerek görebiliyordu...Meslekten geldikleri için..Kısaca bugün sanayici gazete sahibi patrondan meslek kurallarını gazetecinin hakkını korumasını bekleyemeyiz...Artık.gazeteci değil sanayiicidirler...İşletmenin gelirine kendi hesaplarının tutmasına bakarlar.En üstte irtibatı sağlayacak biri bir de tetikçi varsa diğerlerine o denli ihtiyaç da kalmaz!
Gazeteci mesleğinin etiğini kendisi korur...Korumasını sağlayacak şartları da mensup olduğu derneklerle sağlar...Biz değer ve itibar kaybından başka ne sağladık dersiniz?
............................
Benim mesleğimde yüz kızartıcı suçtan hüküm giymişler hiç bir sarsıntıya uğramadan bugün de en önde bu işi yapabiliyorsa, sadece tetikçilikler patronlar arası tercih listesinin ilk sırasını dolduruyorsa onlardan bir şey beklemenin mantığı var mı?
Gazetecilerin yapması gereken şeyler var...Başkasından beklemek şikayet etme lüksünden ileri gitmiyor!Bu mesleğin tamamı göz önündekiler değil...Bu mesleğin kahramanları geriye düştü...Öne çıkmak uğruna yalancı olmayı meslek etiğine ihanet
etmeyi yürekleri kaldırmaz.. Ve bu ülkede sadece gerçeğe boyun eğerim diyenler sessizce idam edildi...Farkına varan oldu mu?
Bu yüzden çalışamayan ve çalıştırılmayan gazeteciler hanesine yazılır adları...Silinirler...Unutulurlar...Giderler mi dersiniz?
Kelaynak-Dallas
...................................................................................................
Bunları biliyor musunuz?

İlk yazılı kanıtlar Sümerler’e ait
Tüm canlılar doğaları gereği, varlıklarını güvence altına alabilmek için yaşadıkları ortam hakkında bilgi edinme ihtiyacı duyarlar. Yazının bulunması sonrasında insanlığın kültürel gelişimi giderek büyük uygarlıkların doğmasına neden olmuş. Yazılı kanıtlar bırakan en eski uygarlık olan Sümerlere ait 2800 yıl öncesinden kalma buluntular, yazılı iletişim başladığı tarihi ortaya çıkarıyor. Yine bu dönemlere ait tahta, tuğla ve metal baskı kalıpları matbaanın en ilkel türünün de Sümerler tarafından bulunduğunu gösteriyor.
.................................................................................................

3 yorum:

Berceste dedi ki...

Dogru soze, sozlere ne denir. Ne guzeldi Bayram Gazetesi. Ac gozlu Sabah grubu su anda mutlu mu yaptigindan acaba??? Butun degerleri yikip ticari meta haline getirdiler gazeteleri. Cok ariyorum Bab-i Ali gunlerini...

Adsız dedi ki...

Gazeteciler günününz kutlu olsun. (Punto Bey,gazeteciler günü yazısını erkenden yazmış ama ben de geç kaldım kutlamada biliyorum.)
Tekelleşmenin, holdingleşmenin sonucu olduğuna göre, bir anlamda basının bugünkü duruma gelişini tümüyle engellemek mümkün değildi elbet. Ancak buraya adım adım gelindiği de bir gerçek. Basından sendika kovulurken, bilmem kaç yıllık 212'li gazeteciler 212'den çıkartılırken, Babıali İkitelli'ye konarken, üst ve alt kademe arasında ücret makası sonuna kadar açılırken, gazeteciler patron adına tetikçilik yapmaya zorlanırken belki birşeyler yapılabilirdi ama basın kendi içinde bir araya gelip dayanışmayı beceremedi. Benim beş yıl sürdürebildiğim muhabirlik yaşamımda gördüğüm maalesef budur...
Saygılar, selamlar.

Punto dedi ki...

Sizin de Çalışan Gazeteciler Günü'nüz kutlu olsun. Evet katılıyorum size. Sendika kovulurken arkadaşlarımızın kovma hareketlerinin içinde yer almalarına şahit de olduk. Ne acıdır ki bazıları sendikada aktif görev almışlardı. İnsanların karakterlerini bozduran şey tabii ki paraydı. Para. Parayı duyan arkasına bakmadan sendikadan istifa etmeye koştu. Kendimiz ettik, kendimiz bulduk.