28 Ocak 2012

ALACA AYDINLIK!...

KELAYNAK YAZIYOR
Ben herkesin yaşamasını, hem de düne göre bugün daha iyi şartlarla yaşamasını istiyorum... Bebek iken yüzü yanan 17 yaşındaki Leyla Demirci ise birilerinin ölmesini, ölenin güzel yüzlü olmasını ve ölüm sonrası uzuvlarını bağışlamasını istiyor! Antalya’daki ilk yüz naklinden sonra sıra onun...
Gerçeği görmek istemeyenlerin ise aşk kadar kuvvetli olan tutkularında başka bir şey var. Yüzsüzlük!

Fransa’ya gereğinden fazla değer verdik!. Uluslararası medyada Ermeniler güçlü biz ise haklıydık... Anlatamadık! Kendi işimizin daha zor olduğunu, Ermeni saldırısının giderek organize bir şekilde 2015’e hedeflendiğini bildiğimiz halde uzun vadeli planları kısa zamanda hayata geçiremedik... Sarkozy 1915 olaylarını Ermenilere rüşvet olarak sundu... Dönüp bize de akıl vermedi mi?
“Daha sakin olun. Biz bu kanunla hiç bir ülkeyi hedef almadık.”. Hiç bir ülke! Sadece Türkiye...

Gerçeğim yüzü ortaya çıkmadı! Prim yapan şey ne oldu? Sarkozy’nin yüzsüzlüğü!..
Dışarda uğradığımız haksızlıkları içerde kendi vatandaşlarımıza uyguluyoruz... Kafamızın tası bir türlü atmıyor... Nedir bu iş neden bitmiyor?.. Kazıyoruz, kafatası buluyoruz... 13 oluyor... 23 oluyor... Gerçeği bulamazken dedikodunun sıcaklığı, kini, nefreti öne alanlar için senaryo oluyor...

Ece bebek 43 günlük... Annesinin sarıp sarmaladığı kundakla resmi işlem peşinde... Sosyal yardım evraklarını tamamlamak için vesikalık resim peşinde... Bir ara uyanıyor... Bütün gücü ile ağlıyor... Pişman herhalde... Annesinin dizleri imdada yetişiyor. Bir sağa bir sola... Olmadı ıslak emzik ağıza... Bir parmak balla sağlanan suskunluğun devamı bir parmak boyu kadar!

Mustafa Pektaş da ağlıyor... Onun suskunluğu 60 yıl sonra bitmiş! Bağırıyor... Sakarya’ da başına geleni duymayan yok... Eli cebine gidince öfkesi katlanıyor. 60 yaşını geçeli bir kaç ay olmuş olmasına ama nüfus kâğıdı 12 günlüksün diyor... Cümle âlem, gözü ile gördüğü 60 lık adama değil, yanlış yazıldığını bildiği nüfus kâğıdına inanıyor. Ve Sakaryalı Mustafa 60 yıllık ömrünün 12 inci gününde gerçeği ispatlayamadığı için eczaneden ilaçlarını indirimli alamıyor! 12 günlük ya...

Ülkemin hemen her yanında alaca karanlık daha ileri demokrasi sloganı ile daha da yaygın hale gelmiyor mu? Rakamların yalan söylemesi zora giriyor... Askeri vesayetten şikâyetçi olanların gözü askerden başka bir hedef görmüyor. Sivil vesayetin rütbesi yok, adı yok, izi yok, örgütü yok! Öyle mi?

Dün varolan bugün soramadığımız ne dersiniz? Yol yoktu... Okula gitmek için çoğu zaman 2 saat yürüdüm. Otobüs boş ise bizi en arkaya alırlardı ve o günü hayatımızın en şanslı günü sayardık! Mahalle bakkalında satılan mallar on parmak kadardı... Yoklar çoktu... Çok şey yoktu... Ama sevgi vardı... Yakınlık vardı... Adamların cepleri değil ama yürekleri dolu idi! Dünün yokluğunu, bugünün varlığı ile değişemiyorum!.

Mechul işleri meşhur işler haline getirmedik mi? 21 yılda 1901 faili meçhul cinayeti özgür yaşam felsefesine ve ifade hürriyetine temel yaptık... Onları temellere attık... Yalan yanlış manşetlerle  meçhullere heyecan kattık!  İleri demokrasi diye diye ilerledik. Asla durmadık... Hayret verici rakamlara da ulaştık. Sadece geçen yıldan bu yıla 10 basamak birden geriye düştük... 178 ülke arasında 149’cu olduk..

Yoksulluk sıralamasında ülke coğrafyasını şaşkına çevirdik... Yoksulluk oranı Güneydoğu Anadolu Bölgesinde 2010 yılı itibariyle yıllık bazda 2,2 puan azaldı ve yüzde 11,5 olarak belirlendi. Söz konusu dönemde Doğu Karadeniz Bölgesindeki yoksulların sayısı ise 61 bin kişi artarak, 336 bin kişiye yükseldi

Elden bırakmadığınız birinciliklerimiz var. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde (AİHM) geçen yıl en fazla mahkûm edilen ülkeler sıralamasında Türkiye ilk sırada yer aldı. (AİHM) Başkanı Nicolas Bratza, Strasbourg mahkemesinin, 2011 yılı çalışmalarıyla ilgili bilgi verdi ve şunları açıkladı. “ Türkiye geçen yıl 159 davada, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin en az bir maddesini ihlalden dolayı AİHM’de mahkûm edildi”.

Bir birinciliğimiz oldu... Türkiye’yi bu sıralamada 121 davayla Rusya, 105 davayla Ukrayna izledi.
Yunanistan 69, Romanya 58, Polonya 54 davada yine AİHS’nin en az bir maddesinin ihlali dolayısıyla geçen yıl Strasbourg Mahkemesi tarafından mahkûm edildi.
İçimiz rahat olsun...
Siyaset ve siyasetçi her zaman milletin emrindedir. Millet ne isterse onu yapar! Siyaset kendi isteklerini de yaparken “Millet istiyor” der... Kimsenin aklına Millet kim demek gelmez! O sırada vicdan senelik iznini kullanır! Hâkim “vicdanım rahat değil... Elimizde delil yoktu” derken Dink davasının savcısı da tek konuda hâkimle ayni şeyi söyler. Onun da vicdanı rahat değildir.“Vicdanım rahat değil... Dosyalarda delil de vardı, örgüt te”.Gene de bir şey eksik! Hukuk kavramına olan inanca güven yok!

 Her gün bir yeni skandal yeni bir olay yansıyor.. Büyük bir kaynayan kazan fokur fokur. Kazanda kazananlar sır gibi! Futbolda Şike davası... 8 takım 93 kişi... Yıllarca şikâyet edilen konu yargıya gidince kulüplerin alacakaranlığı daha da yakına geldi! Bilinmezler bilinir, bilinirler bilinmez oldu... Alacakaranlıkla dansa alıştık... Biri bir vals çalsa ayaklarımız dolanacak. Tempoyu yakalayamayacağız. Normali, uygunu, güzeli, doğruyu unuttuğumuz ortaya çıkacak... Gide gide alacakaranlıktan alaca bulaca aydınlığa mı ulaşacağız!

Hiç yorum yok: