16 Ocak 2012

Halk desteği adaletten üstün mü?

Kelaynak yazıyor
Biraz duman, biraz değil iyice hissededilen bir yanık kokusu yaygın!... Kamyon zorlanmış ama yokuşu sıfırlamış... Sağa çekip durduğu an, şoför yorgun, gergin ve endişeli idi. Direksiyonu bırakıp kapıyı açtı... Yere iner inmez dönüp çıktığı yokuşa baktı... Arka tekerlekler hafif sağa yalpalamış... Lastikleri eli ile yokladı. Hatırı sayılır bir sıcaklık, sis gibi lastikleri sarmıştı... Şimdi önünde kolay gibi gelen bir iniş vardı!
Siyasetin freni bu ağır kamyonun inişine dayanacak mı? Kazaya uğramadan, yükü devirmeden, bir yere toslamadan düze çıkabilecek mi? İçimden 10 Ocak neyin bayramı dedim... 52 yıldır bu meslekteyim, gazetecinin bayram yaptığı güne rastlamadım da! Bugün yazmakla yazmamak arasında karar veremiyorum!... Dönüp yazmadığım (pardon yazamadığım) notlara baktım! Yazdıklarımdan daha çok!
Yok mu yiğit bir medya mensubu diye arandığım an, bir ayrılık mektubu takıldı gözüme... Aşk mektubu duygusallığını yakalayan veda metni ile bu yiğit medya mensubu, mesleğin üst düzey yöneticisi, işten kovulmasını Başbakana yakınlığına bağlıyor ve şöyle haykırıyordu “bu uğurda bir yiğit feda olsun”. Korkulan olmadı! Bu ayrılık yazısı feda değil seda oldu... En üstten duyuldu... Şimdi Başbakanın yiğit bir danışmanı var!
İktidarın Anayasa Komisyonu Başkanı Kuzu’nun ne kadar kuzu olduğunu CHP’ nin Fezleke tepkisi ile anlayabildik... Bu dönem verilen fezleke sayısının 622 olduğunu hatırlayalım. Fezlekelerin dağılımı şöyle: AKP 47, CHP 57, BDP 492, MHP 15, Bağımsız 11. Fezleke de açık ara şampiyon BDP...
Gündemdeki Başbuğ yargılamasını yapacak Mahkeme adresi ile atışma, tartışma beklenenildiği gibi tırmanma eğiliminde!. Başka bir kararsızlık da “daha başka kimler tutuklanmalı” sorusunda düğümleniyor! CHP de Kılıçdaroğlu da konuya katkı yaptı “Büyükanıt da yargılansın” dedi.TV mülakatında diğer dışardakiler bardağı taşıran son damla oldu.. Ve sabır taştı... Kuzu, “Çevik Bir niye dışarda? Bana ne ulan, geziyorsa git savcıya söyle, ver eline belgeleri atsın içeri. Geç bile kaldı bana sorarsanız. Büyükanıt? Atın içeriye yatsın, bana ne bundan. Böyle bir iddia varsa 28 Şubat ortada, Sincan’da yürüyen tanklar ortada. Çevik Bir geziyor diyorsan götür belgeleri şikâyetçi ol. Lafa bak. Benim elimde belge mi var? Yav biz Allah aşkına parti kapatılmaktan kendimizi zor kurtardık. Gümbür gümbür gidiyorduk. Bizimle ne alâkası var”. Yani Kuzuların sessizliği sakinlik ifadesi olmuyor!
Bazı rakamlar iyimserlik ötesi... Adalet Bakanı ne zaman müjde verse içim titriyor...Ürküyorum. Her biraz daha demokrasi arayışında biraz daha tutuklu ile karşılaşmadık mı?  “Üçüncü paketi de hazırladık yolda” diyor Bakan..Yargılama süreleri düzeltilecek. Kısalacak” Kanunları kim çıkarttı? Sormayacaksınız. Bunu ileri bir demokrasiye katkı olarak ifade edebiliyor... İnanacaksınız... Anlamamamızı istediği ve benimde gerçekten anlamadığım şey bu metinlerin, bu kanunların ne kadar özenle yazıp yapıldıkları oluyor. Sadece o da değil... Özenle yapılmayan kanunları yapanlar, düzeltme işinin alkışını da istiyor! Kanunların usulune uygun olarak uygulandığını da ileri süren olmuyor... Yani kanun yapa yapa nereye varacağız? Demokrasiye mi? Rakamları ekleyelim... Gerçeğe yaklaşmış oluruz... Tutukluların mahkûmiyet oranları Barolar Birliği raporunda şöyle sıralanıyor:
Çin’de tutukluların % 99.9 u, Fransada % 99 u, Almanya’da % 97 si, İsveç’te % 95i İngilterede ise % 90 ı mahkum oluyor... Ne demek? Oralarda hazırlanan iddianameler daha dikkatle hazırlanıyor. Deliller sağlama bağlanıyor... Bizdeki tutuklu mahkumiyet oranı % 70.
Arada bir araştırmalar geliyor gündeme... AKP halk desteğini % 52 ye çıkardı... Bu orana dayalı gerçek biz ne dersek o doğrudur mu? Biz ne dersek onu kabul edeceksiniz mi? Biz halkın sesini dinleriz! Yani sizi seçen % 55 halk desteği Hukukun da üstünde mi? Diyelimki halk desteğiniz % 95 e çıktı... Bu hiç kimseye hukuk dışına çıkma hakkı vermiyor!. Adil yargılama olmadan hiç bir şey olmaz. Hukukun üstünlüğüne, yargıya olan güveni ve inancı kaybedersek ilerleyemeyiz. Huzuru bulamayız! Yarına olan güvenimizi koruyamayız. Korku ile gidersek, sevgi ile yürümek hayal olur! Bu mantıkla kavga ve tartışma içinde, gerçeği görmeden, hırsı öne alarak, nefreti büyütsek sıkıntılar yığılır... Umutsuzluklar bunalıma döner. Şimdilerde mermiler Büyük Millet Meclisindeki kürsülere bırakılıyor...
Büyük zorluklarla geldiğimiz yolda, ağır yükü ile tepeye zar zor ulaşan siyaset kamyonunun kıymeti bilinmeli. Çevremizi saran ateşe arap baharı üfledikçe koca kamyonun freni patlamasın!. Hem de yokuşu inerken! Unutursak yanarız! Halk desteği adaletten üstün olamaz...

Hiç yorum yok: