8 Ocak 2007

10 Ocak'ta neden Gazeteciler bayram kutlar?

Biz gazeteciler her yıl iki etkinlik kutlarız. Kutlarız diyorum Gazeteciler Cemiyeti etkinlikleri düzenler, emekli gazeteciler işleri olmadığı için katılır, genç gazetecilerin o gün mutlaka bir işleri olduğu için pek katılamazlar.
Evet..İki etkinliğimiz var demiştim, biri 24 Temmuz’daki Gazeteciler Bayramı’dır. Neden 24 Temmuz. Zira 24 Temmuz sansürün kaldırılışının yıldönümüdür de ondan. Peki nereden çıktı bu bayram diye aklınızdan geçirdiğinizi hissediyorum.

Onu da anlatayım:
Her mesleğin kendine özgü bir günü var. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti 1946 yılında kurulduğu zaman "gazeteciler için de bir gün belirleyelim" düşüncesi ortaya atılmış. "İlk gazetenin çıktığı günü belirleyelim" demişler. Ama iki ayrı görüş ortaya çıkmış. İlk gazetenin çıkışı kimilerine göre 1831, yani Takvim-i Vakayi'nin yayınlanışı. İlk Türkçe gazete ama onu, resmi gazete olduğu için ilk gazete saymayan görüştekiler de 1861, yani Tercüman-ı Hakikat'ın çıkışını ileri sürmüşler. Bu anlaşmazlık nedeniyle o konuda her zaman olduğu gibi bir görüş birliği olmamış. Bunun üzerine Falih Rıfkı Atay, Akşam gazetesinde 24 Temmuz'u ortaya atmış. 24 Temmuz, II. Meşrutiyet'te Anayasa'nın yeniden yürürlüğe girmesinin ertesinde 24 Temmuz'da çıkan gazetelerin gazeteciler tarafından sansür memurlarına verilmeden, onlara göstermeden çıkarılmış olduğu bir gün. Bu nedenle Falih Rıfkı Atay’ın önerisi yani 24 Temmuz Basın Bayramı olarak belirlenmiş.

Gazetecinin özellikle yazı işlerine bağlı birimlerde çalışan arkadaşların gecesi gündüzü yoktur. Kar yağdı, işe gitmeyeyim gibi lüksleri de yoktur. Gazete hazırlanacaktır ne olursa olsun. Yukarıdaki fotoğraf İstanbul'u esir alan bir karlı günde çekildi. Çoğu arkadaşların gazetede sabahladığı bir gecenin ardından gazetenin giriş kapısında bu hatıra fotoğrafı çektirildi.

10 Ocak günü etkinliklerle kutlanır gazeteciler arasında. Ama bayram adıyla değil, Çalışan Gazeteciler Günü olarak. Diyebilirsiniz ki çalışmayan gazeteci olur mu? Nereden çıktı bu isim.

Onu da paylaşayım sizlerle:
1961 yılında gazetecilerin çalışma haklarında önemli iyileştirmeler getiren 212 sayılı Yasa yürürlüğe girer. Yasadaki hükümleri beğenmeyen 9 gazete patronu, yasayı protesto etmek için 3 gün boyunca gazeteleri yayımlamama kararı alırlar. Bu gelişme karşısında, gazeteciler 10 Ocak 1961 günü haklarına ve basın özgürlüğüne sahip çıkmak amacıyla Sendika binası önünde toplanarak Vilayet'e kadar bir yürüyüş yaparlar. Gazeteciler, patronların boykot kararı karşısında Sendika'nın öncülüğünde, BASIN adıyla kendi gazetelerini 11–12–13 Ocak 1961 tarihlerinde yayımlarlar. O tarihten sonra 10 Ocak, "Çalışan Gazeteciler Bayramı" olarak kutlanır.

1971 yılındaki 12 Mart müdahalesinden sonra ise çalışanların hakları ve basın özgürlüğüne büyük kısıtlamalar getirilir. Bu kısıtlamalara tepki olarak 10 Ocak "Bayram" olmaktan çıkarılır ve "Çalışan Gazeteciler Günü" olarak anılır. Görüyorsunuz. Basın düz yollardan gelmedi bu günlere. Ne badirelerden geçti büyüklerimiz. O devirlerde gazeteci denildiğinde saygın bir yeri vardı mesleğimizin. Sorulduğunda gururla “gazeteciyim” diyebiliyorduk. Şimdi mi? Yorumu sizlere bırakıyorum.
..................................................................................................

***KAMA

İŞİN KOKUSU!

Biyolojik Mücadelede DİŞİ kokusu tuzaklara sıkılıyor, kokuyu alan erkek böcekler bu kapanlara dalıyormuş..Milyonlara varan zararlı böcek bu sistemle bertaraf edilmiş.. Dişi kokusuna koşma metodu Kadın Avcılarının bol olduğu her sosyete de başarılı olmuş...Sadece Türkiye'de sonuca ulaşamamış. Türkiye de dişiler erkeklerden önce kapana dalmışlar! Para kokusu daha ağır basmış!

..................................................................................................

8 yorum:

Pınarın Kulubesi dedi ki...

Çalışan gazeteciler gününüz kutlu olsun daha 2 gün var ama şimdiden kutlamak istedim:)

Punto dedi ki...

Teşekkür ederim Pınar. Postlarında tatilinin iyi geçtiği belli oluyor.
İkinci gelinim, eşinin çalıştığı şirkette çalışmış 4 yıl. Eşini tanıyor ve tatlıları ne kadar sevdiğine şahit olmuş.

Pınarın Kulubesi dedi ki...

aaa:)
inanmıyorum:)
:))) Eşime anlatayım
Uzaktan tanış da çıktık, dünya çok küçük:)
Şimdi Piyale de mi çalışıyor yoksa gelininiz? Ufak bir ipucu istesek:)

Asortik Krep dedi ki...

Çalışan Gazeteciler Gününüz kutlu olsun..

Punto dedi ki...

Teşekkür ederim. Şu anda çalışan arkadaşlar farkında bile değil günden ve inanır mısınız çoğu bilmiyordur neden "Çalışan Gazeteciler Günü" diye.Medyamızın hali bu.

Berceste dedi ki...

Son sorunuza cevap olarak gazeteciligi once Ilicak ailesinin bazi fertleri hala o soyadini tasidiklari halde Kemal Bey'in adina leke surerek, daha sonra da Sabah gazetesinin patronlari yerlere serdiler! Artik grurla soylenemez oldu maalesef! Ama ben eski gazetecilerden ve onlarin yaptiklarindan seref duyuyorum. Bab-i Ali calisanlarindan...

Punto dedi ki...

Her nesil bir önceki nesili aratıyor. Dürüstlüğe arkadaşlığa, yardımlaşmaya önem veren bizim bakış açımız mı doğru, yoksa bugünkü maddiyatçı bakış açısı mı doğru bilemiyorum.Bence kararı okuyucular vermeli.

Berceste dedi ki...

Ben okudugumda haberde kalite ariyorum. Bilgi ariyorum. O haber beni dolu bir insan yapmali, beyni boslar arasina katmamali! Gazetelerde ne var? Ne kac para imis? Sosyete ne yapmis? Kim, kimi vurmus? Tum bu haberler gecilirken de imla hatasi mi ararsiniz, cahillik ornekleri mi, hersey var! Ama haber ve bilgi yok! Sizler sabahlara dek calisarak kazandiniz ki, o kazanc su andaki rakamlarla hic bir sey! Adaletsizlik bu! Ustelik su andaki teknoloji ile sizin zamaninizdaki kiyas bile kabul edilmez duzeyde. Ben sizlerin bakis acisini 1000 defa tercih ederim, bos, insana birsey katmayan bakis acisina!