4 Mart 2008

Baskı ustasından "havuç" resmine sansür!...

“Gazetelerinizin baş köşelerinde bu toplumun ahlak değerleriyle tamamen ters düşen çırılçıplak kadın resimlerini siz basıyorsunuz, affedersiniz ilavelerinde her şey tamamen ortada, ne yapıldı, hangi müdahale yapıldı?”
Bu sözler Türkiye Cumhuriyeti’nin başbakanına ait.
“Çırılçıplak kadın resimleri basıyorsunuz”.
Şöyle bir düşündüm. Bana bir yerden tanıdık geliyordu bu düşünce tarzı ama nereden?
Sonunda buldum neyi hatırladığımı.
Daha önceki yazılarımda bahsetmiştim, büyük bir gazetenin içinde farklı kulvarda bir gazete çıkarıyorduk. Tercüman’ın içinde Bulvar Gazetesi’ni. Hemen hatırlatayım bugün yayımlanan Bulvar ile bir ilgisi yoktu o gün yayımlanan gazetenin.
Gazeteyi ilk yıllarında Topkapı’daki Tercüman tesislerinde hazırlıyorduk. Hani Bakırköy’e giderken solda kalan ve bugün Akbank’ın olan bina da.
Çalışma yerimiz bir koridordaydı. Koridorun bir yanı dışarıya, diğer yanı da binanın ortasına bakıyordu. Binanın ortasında baskı makineleri vardı. Camdan baskıyı görebiliyorduk.
Sakin bir gündü o gün. Gazeteyi hazırladık baskıyı bekliyoruz. Bir yandan da camdan gazetenin dönüp dönmediğini izliyoruz. Zaman kıymetli zira. Gazete döner dönmez bir yanlış var mı diye kontrol edeceğiz ve baskı dönmeye başlayacak.
Gazete şöyle bir döndü ve durdu. Baskı ustası elinde gazeteyi ikiye açıp bize bir şeyler işaret etti. "Sanırım önemli bir yanlışlık var" diye gazeteyi almak için fırladım.
Baskı ustasının yanına geldim. "Ben bu gazeteyi basmam" dedi. Şaşırmıştım. "Neden" diye sordum. "Herhalde çıplak resim var diye basmıyor" dedim kendi kendime. Bir yandan da düşünüyorum, gazetede pek öyle çıplak resim de yoktu o gün.
Baskı ustası iki eliyle gazeteyi açıp baktığı için "basmam" dediği fotoğrafı, burnu ile gösterdi. Merakla fotoğrafa baktım. Donakalmıştım.
Fotoğrafta bir havuç vardı. Fotoğraf yabancı ajanslardan gelmişti. Havuç "çıplak bir kadın siluetini" andırıyordu. Biz de fotoğrafı ilginç bulmuş, gazeteye koymuştuk.
Tabii dinlemedik baskı ustasını.
Bu “bireysel bakış açısının” üzerinde o zamanlar pek durmamıştık.
Bugünden o güne bakıp, neler düşündüğünüzü sizlere bırakıyorum.

6 yorum:

Muharrem Kaptan dedi ki...

O düşünce ve görüş tarzı hep vardı.1946 / 50 lerden sonra siyasiler tarafından sistemli bir şekilde dozu arttırılarak bu günlere geldik. Bu gün yaşadıklarımız Atatürk!ün gençliğe hitabesindekilerin ta kendisi.Ama hitabettiği o gençlik şimdi mevcutmu?

Berceste dedi ki...

Akin amca bu bakis acisi elbet dogru degil ama gazeteler de su anda durumu abartmis durumda. Ben bile internetten izledigim gazeteleri igrenc buluyorum bu konuda. Esim is yerinden ogle arasinda gazetelere bakamadigini soyluyor. Biri gorse ayip birsey okuyorum sanacak diyor ki hakli! Ilk sayfadan berbat fotograflarla basliyorsunuz. Habercilik anlayisi da berbat. Ayni konuyu farkli gazetelerden bambaska sekilde okuyorsunuz, hangisine inanacaginizi sasiriyorsunuz. Cok amatorce, cok berbat halde hazirlaniyorlar :( Sizlerin zamanini arar olduk!

Punto dedi ki...

Sevgili Muharrem, haklısın. Din siyasilerin elinde hala silah olarak kullanılıyor.

Punto dedi ki...

Sevgili Dilek; bizim abartma hastalığımız yeni değil. Baksana bir operasyon yapıldı, ardından yaşanan tartışmalara bak.

Alp ve Ege'nin Annesi dedi ki...

Benden önce Dilek yazmis, ben de yurtdisindaki, hem de renkli basininda bile bizimkinin benzeri, kadinlarin seksi ciplak fotograflariyla dolu hicbir haber gazetesine rastlamiyorum...En sevdigim gazetelere bu konuyla ilgili yorumlar biraktim tabiki onaylanmadi...Bu arada RTE'nin sözlerini onayliyorum anlamina gelmesin! Ciplak resimli baska ilave gazeteler yapilsin, isteyen baksin...Ben severek okudugum gazetede görmek istemiyorum...

Adsız dedi ki...

Ne acı ki dilberdudağı, kadınbudu köftenin ismini değiştirmeye kadar vardı iş Punto ağabey...