10 Mart 2008

Tarihin en önemli tanıkları: Çınarlar

Martın ortalarına geldik. Artık ağaçlara suyun yürüdüğü zamanlar. Yavaş yavaş dallarda tomurcuklanmaylar başladı. Umarım meyve ağaçları erken bahara aldanmaz ve don olmaz.Hazır ağaçlardan söz açmışken İstanbul’un ağaç konusunda önemli bir şehir olduğunu hatırlamakta fayda var. Tarihi şehir aynı zamanda tarihi ağaçlara da sahip.Bugünün tarihine şahitlik yapan çınarlar isimsiz kahramanlar gibi aramızda. Yarın bizler olmayacağız ama onlar yine olacaklar. Yüzyıllar boyunca. Çınarların yanından geçerken bir de bu gözle bakın bu ağaçlara diyorum.
Türklerde ululuğu sembolize eden Çınar ağacı, saray kültürünün de bir ürünü. Nasıl bir çocuk doğduğunda adına kavak dikiliyorsa, sarayda her şehzadeye kendi adına bir çınar ağacı diktirildiği bilinmektedir. Kentin en eski çınarlarından birisi de Eyüp Sultan Camii iç avlusunda Eyyüb Sultan Türbesi Hacet Penceresi önündeki Akşemseddin Hazretleri'nin diktiği rivayet edilen anıt çınardır. Çınarın üstten büyük bir kısmı günümüze ulaşamamış. Fakat gövde kısmı hâlâ yaşıyor.Biz bu ağaçların ne kadarını koruduk onu bilemiyorum ama sizlerle önemli tarihi ağaçları paylaşmak istiyorum:
Yeniçeriler Çınarı(Eminönü): Bu çınar, Sultanahmet Meydanı’ndan Gülhane Parkına inen yolun başındadır.Çınarın ilginç de bir hikayesi vardır. Fatih Sultan Mehmet’in ilk sarayının bulunduğu bugünkü
Topkapı Sarayı’nda yaşayan hizmetkârlardan genç bir kız, hürriyetine kavuşmak için duvarlara tırmanıp sarayın dışına atlar.. Duvarın dışında bulunan bir kişi kızdan şüphelenir ve saraydan kaçtığını anlar. Hemen yakalar ve orada bulunan bir çınarın içine hapseder. Saraya haber verir.
Fatih Sultan Mehmet olayı öğrenince adamı huzuruna çağırır, yaptığı işin karşılığında ne istediğini sorar. Adam para istemez, çınar yakınında bir yeniçeri ocağının kurulmasını diler.
Bunun üzerine bu çınarın yanında bir yeniçeri ocağı kurulur, “Kız Bekçileri” ismi de bu ocağa verilir.
Kanlı Çınar (Vaka-i Vakvakiye):Sultanahmet Atmeydanında hemen Alman çeşmesi yanındaki bu çınara, Osmanlı tarihinde kanlı olaylara sahne olduğu için "Kanlı Çınar" deniyor. Son olarak da 1826 yılında Yeniçeri ocağının kaldırılışı sırasında öldürülen Yeniçerilerin bir kısmı bu ağacın altına getirilmiş.
“Kanlı Çınar” çınar günümüze kadar ulaşmamış.
Emirgan Çınarı (Sarıyer): İstanbul, Emirgân’da ünlü Çınaraltı Kahvesi’ne ismini veren Emirgân Çınarı’nın edebiyatımızda önemli bir yeri var. Bu çınarın altında devrin tanınmış kişileri toplanıp sohbet etmiş, çınar altı bir nevi akademi olmuş.
Büyükdere Çınarı (Sarıyer): Büyükdere’de bulunan çınarın 4000 yıllık bir geçmişi olduğu söyleniyor. Ne var ki bu çınar I. Dünya Savaşı’ndan sonra yıkılmış.Sultan II. Mahmut’un sık sık gittiği Büyükdere çayırında bu çınarın altında oturup Yeniçerilerin oynadığı Tomak oyununu seyrettiği belirtiliyor. Ayrıca devrin ünlü musiki üstatlarına da burada konserler verdirilmiş. Büyükdere Çınarı bir söylentiye göre üzerine düşen yıldırımdan, bir başka söylentiye göre de içerisinde yapılan kahve ocağının tutuşması sonucu yanmış.
ANTİSEPTİK YANI VAR
Platanaceae familyasından olan Çınar, yapraklı ağaçlar sınıfına giriyor. Odunu kullanışlı olduğu için de çok aranan ağaçlardan. Kendi kendine kolayca yetişir ve gelişir. Ulu ve yaşlı çınarlara daha çok İstanbul, Bursa gibi yörelerde rastlanmaktadır. Batı çınarı ve Doğu çınarı gibi çeşitleri vardır.
Çınarlar hızla büyüyen ağaçlardır. Uzun ömürlüdürler. Yaşlı çınarların içleri çürüse bile yaşamlarını sürdürürler.
Çınarın tanen denen kabukları kabız yapıcı ve ateş düşürücü olarak içten, antiseptik olarak dışarıdan kullanılır.
Kaynak: Kenthaber Kültür Kurulu

11 yorum:

Berceste dedi ki...

Akın amca, gene çok güzel bir yazı hazırlamışsınız. Tarihimiz ile doğanın en güzel varlıkları olan ağaçları, ağaçların içinde de en ulu olanını ele almışsınız. Emeğinize sağlık.

Suzan dedi ki...

Çok eskiden okumuştum yanlış hatırlamıyorsam o çınarda bir sürü kişiyi idam etmişler ve ibret-i alem olsun diye asılı bırakmışlar. Yunan mitolojisinde meyvesi insan olan bir ağaç varmış ve adı da Vakvak ağacı imiş. O yüzden bu olaya Vaka-ı Vakvakiye dendiğini okumuş idim. Yanlış ise kusura bakmayın. İyi günler dilerim.

Punto dedi ki...

Sevgili befed. Yanlış değil verdiğiniz bilgiler. Ne yazık ki bu uzun ömürlü çınarlar bu tür ölümlere de tanıklık yetmişler.

Aslı dedi ki...

Sevgili Punto,
Canım İstanbul'umun köşelerini asırlık devlerle görmek çok mutlu etti beni... Kıymet bilindikçe bizlerle daha nice tarihlere tanıklık edeceklerini düşünüyorum. Kızılkeçili Köyü'nün 580 yıllık çınarı bu tanıklardan sadece bir tanesi...
Sevgilerimle...

Punto dedi ki...

Çınarlar gerçekten tarihe tanıklık eden ağaçlar Sevgili Aslı. Anadolu'da kim bilir ne çınarlar vardır kimsenin bilmediği.

Berceste dedi ki...

Bu yazınıza ithafen bende yeni bir yazı var.

http://berceste.blogspot.com/2008/03/cromwellin-ba.html#comments

Ferhanca dedi ki...

Yzaınızı hemen okudum .İş ağaça hele çınar olunca benim ilgi alanıma ggiriyor..
ben de şimdi çocukken gittiğimiz Gemlik Kumla daki çınarı hatırladım ulu bir çınardı gövdesi dev gibiydi altında da çay bahçesi vardı, birden yazı okuyunca hatırladım..
sevgiler, selamlar..

Punto dedi ki...

Sevgili Ferhanca. Sanırım ülkemizin çoğu bölgesinde böyle asırlık çınarlar vardır. Önemli olanın, onlara sıradan bir ağaç gibi değil de tarihin gözleri gibi bakmamız olduğunu düşünüyorum.

sultanahmet dedi ki...

Çınarlar en sevdiğim ağaçlardır. En sevdiğim ağaçlar hakkında bu kadar güzel bilgiler için çok teşekkür ederim.

Punto dedi ki...

Sevgili Sultanahmet; bloga uğradığınız için ben teşekkür ederim.

Adsız dedi ki...

cok tesekkurler ilginc